Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından Afyonkarahisar’da düzenlenen 2. İlçe Müftüleri Kongresi değerlendirme oturumunun ardından sona erdi.
“Diyanet Hizmetleri ve Gelecek Perspektifi” ana başlığıyla 20 Şubat'ta başlayan ve 4 gün süren 2. İlçe Müftüleri Kongresinin ardından değerlendirmelerde bulunan Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Emin Özafşar, "Milletimizin bekası için din alanının bir kaos alanına dönüşmemesi için Diyanet İşleri Başkanlığı son derece stratejik bir kurumdur." dedi.
Diyanet İşleri Başkanlığının iki yılda bir tüm ilçe müftülerinin katılımıyla bu toplantıyı gerçekleştirdiğini, toplantıda son yıllarda ülkemizdeki ve bölgemizdeki gelişmelerin değerlendirildiğini ifade eden Özafşar, "Gelişmeler çerçevesinde din ve diyanet hizmetlerinin hangi noktada olduğunu ele aldık. Yeni kavramları gözden geçirdik. Ufuk turu yapmış olduk. Teorik konuları öne çıkardık." diye konuştu.
Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Emin Özafşar, kurumun statüsü başta olmak üzere kurumsal yapısını güçlendirecek yapısal adımların, reformların mutlaka yapılması gerektiğini vurgulayarak şöyle konuştu:
“Din ve Diyanet hizmetlerinin ulusal ve küreselde nasıl daha iyi hale getirebiliriz diye bir ortak akıl çalışmasını gerçekleştirdik…”
Son yıllarda hem ülkemiz hem Diyanet İşleri Başkanlığı, kamu kurum ve kuruluşları stratejik plan çerçevesinde hareket ediyor. Biz de Diyanet İşleri Başkanlığı olarak 2017-2021 çerçevesinde bir stratejik plan hazırlamış bulunuyoruz. Onun ana başlıklarını paylaştık. Yeni hedeflerimiz nelerdir? İlkelerimiz nelerdir? Hangi konulara öncelik vereceğiz? Dünyadaki bu gelişmeleri ve ülkemizdeki gelişmeleri dikkate alarak bu stratejik planın temel esaslarını da ilçe müftüsü arkadaşlarımızla paylaşma imkânı buluyoruz. İstihdamda yaşanan sorunları birlikte değerlendiriyoruz. Böylece din ve Diyanet hizmetlerinin bölgede, yerelde, ulusal ve küreselde nasıl daha iyi hale getirebiliriz diye bir ortak akıl çalışmasını gerçekleştirmiş oluyoruz.
“Diyanet İşleri Başkanlığı'nın statüsü başta olmak üzere kurumsal kapasitesini güçlendirecek reformların yapılması gerekiyor…”
Dünya çok hızlı değişiyor. Bizim kurumumuz başta olmak üzere ülkemizde ve İslam dünyasındaki kurumların çoğu yüzyıl öncesinin formatında şekillendi. Yasalarımız, temel yazılarımız o zaman çıktı. Bugün karşı karşıya kaldığımız sorunlardan birisi, ihtiyaçlara ve taleplere cevap veremeyecek durumlara geliyoruz. Diyanet İşleri Başkanlığının yüzyıla yaklaşan bir geçmişi var. Çok önemli kazanımları, deneyimleri, tecrübeleri, birikimi ve hizmet standartları var. Ama bütün bunları 21.yüzyılın, dijital çağın, küreselleşmiş dünyanın ihtiyaçlarına cevap verebilecek şekilde yenileyemediğimiz zaman etkin olamayız. O bakımdan Diyanet İşleri Başkanlığının statüsü başta olmak üzere kurumsal kapasitesini güçlendirecek yapısal adımların, reformların yapılması gerekiyor.
“Diyanet İşleri Başkanlığı, milletimizin bekası için, din alanının bir kaos alanına dönüşmemesi için son derece stratejik bir kurumdur…”
Türkiye çok ciddi dönüşümlerden geçiyor. Dünya çok ciddi siyasi, iktisadi, politik, askeri yenilenmelerden geçiyor. 100 yıl öncesinin şartları çerçevesinde geleceğe yürümemiz söz konusu değil. Diyanet İşleri Başkanlığı 2010 yılında bir kanun çıkardı ve kendini güncelledi. O sayede bugünkü ihtiyaçlarını güçlükle de olsa karşılamaya çalışıyor. Ama biz önümüzdeki 10 yıllara, 30 yıllara, 50 yıllara bakmak zorundayız. Bu bakımdan milletimizin bekası için, din alanının bir kaos alanına dönüşmemesi için Diyanet İşleri Başkanlığı son derece stratejik bir kurumdur. Din alanını kaotik bir ortama dönüştürmek isteyen bir takım unsurlar var. Maalesef 15 Temmuz'da bunun ne kadar acıtıcı olabildiğini hep birlikte millet olarak gördük. Ama milletin feraseti, cesareti, dirayeti sayesinde bu aşıldı. Dolayısıyla din alanının bir kaosa dönüşmemesini temin edecek müessese Diyanet İşleri Başkanlığı ise bu konuda daha etkin bir rol üstlenebilmelidir.
“Çocuklarımıza ve aileye yönelik programların arttırılması gerekiyor…”
Bugün dünyadaki dini teşkilatlara baktığımızda onlarca, yüzlerce televizyon kanalları var. Öyleyse medya çağı dediğimiz bu çağda Diyanet İşleri Başkanlığının, İslam'ın yalın hakikatlerini, doğru ve sağlıklı bilgisini toplumlara iletebilmek için medya alanında daha da güçlenmesi gerekiyor. Çocuklarımıza ve aileye yönelik programların arttırılması gerekiyor. Bu konuları da özel oturumlarda ele aldık. Dijital yönetim, iletişim konusunu ele aldık. Artık hayatımız dijitalleşti. Sanal âlem diye bir gerçeklik var. Dünya küçüldü, küreselleşti. Bugün Diyanet İşleri Başkanlığı, dünyanın her yerinden hizmet talebi ile karşı karşıya kalıyor. O bakımdan bunları karşılayabilmek için iletişim imkânlarını çoğaltacak altyapı yatırımlarına ihtiyacımız var. Öncelikle 900’u aşkın ilçe müftülüklerimizin, il müftülüklerimizin, taşra teşkilatımızın bu anlamda dijital altyapıyı güçlendirmesi ve bilgi üretimini, bilgi paylaşımını yaygınlaştırması gerekiyor.
“Bölgemizde, İslam dünyasında ve Batı’da din eksenli bir takım şiddet hareketleri, insanımızın din ve inanç güvenliğini tehdit ediyor…”
Bölgemizde, İslam dünyasında ve Batı’da din eksenli bir takım şiddet hareketleri, yanlış anlamalar, terörize edilmiş dini yaklaşımlar, anlayışlar, İslam'ın saf hakikatinden uzaklaşan manipüle edilen dini yorumlar, uzaktan kullanılan ele geçirilmiş bir takım dini teşekküller, insanımızın din güvenliğini, inanç güvenliğini tehdit ediyor. Diyanet İşleri Başkanlığının bir temel stratejik ödevi de, insanların inanç özgürlüğünü serbest bir şekilde yerine getirebilmelerine imkân sağlamak, din alanını kaotik olmaktan kurtarmak, bu konuda mücadele vermektir. Aynı zamanda bireyin ve toplumun din özgürlüğünü yerine getirebilmesi için insanlara gerekli imkânları sağlamaktır. Doğru dini bilgi ile de onları buluşturmaktır. O bakımdan bölgemizde cereyan eden din eksenli çatışmalar, tartışmalar, birtakım sıcak savaşlar karşısında önümüzdeki süreçte bu din istismarının çok daha ileri noktalara varacağı anlaşılıyor. Bunların tedbirlerini almamız gerekiyor.
“Dünyaya hitap edebilecek nitelikte kalitede insan yetiştirmemiz gerekiyor…”
İslamofobia gibi dünya ölçeğinde Müslümanları ötekileştiren, İslam medeniyetini aşağılayan, Batı'da özellikle Avrupa'da, Amerika gibi ülkelerde gittikçe de artan aşırılıkların Diyanet İşleri Başkanlığının konusu olduğunu görüyoruz. Bu konuda da dünyayı doğru bilgilendirmeniz gerekiyor. Onun içinde dünyaya hitap edebilecek nitelikte kalitede insan yetiştirmemiz gerekiyor.
“Diyanet İşleri Başkanlığı, politik yansızlık ilkesiyle hareket eder…”
Diyanet İşleri Başkanlığı, politik yansızlık ilkesiyle hareket eder. Temel hizmet ilkelerinden birisi budur. Hiçbir siyasi görüş ve düşünüşün yanında, propagandasını yapar biçimde yer alamaz. Çünkü din herkese eşit seslenmek zorundadır. Bütün vicdanları kucaklamak zorundadır. Güncel politik iddialardan, söylemlerden uzak kalması gerekir. Bu politik yansızlık ilkemizi burada bir kez daha tahkim ettik. Ama özellikle bir ilkeyi daha tahkim ettik. O da insanların dini, meşrebi aidiyetlerinde tarafsızlık ilkesiydi. Bir din gönüllüsü, Diyanet hizmetlerini yürüttüğü sürece, kendi dini alt aidiyetlerini, hizmet süreçlerine kati surette karıştırmayacak. Bir meşrebin üssü, platformu haline getirmeyecek. Çünkü İslam dünyasının en çok sıkıntı çektiği konulardan bir tanesi budur.
“Milletimizin geleceğini tehdit edecek aşırı dini yorumlara ve din istismarına karşı gerekli dirayetin, basiretin, ferasetin ortaya konulması gerektiği kapsamlı bir şekilde ele alındı…”
İslam dünyasında gerek Pakistan gerek Hint alt kıtasında gerek Ortadoğu'da, Irak'ta, Suriye'de bütün buralarda dini fragmantasyonun, parçalı yapının toplumların bekasını ve güvenliğini tehdit ettiğini yakinen gördük. Birtakım mistik ve batıni yapıların milletlerin geleceğini, devletlerin, ülkelerin bekasını tehdit ettiğini gördük. O bakımdan milletimizin geleceğini tehdit edecek bir takım aşırı dini yorumlara ve din istismarına karşı da gerekli dirayetin, basiretin, ferasetin ortaya konulması gerektiğini kapsamlı bir şekilde ele aldık.